Powered By Blogger

16 Aralık 2014 Salı

Güney Kore Enes Kaya’ya Tepkili
  
 
  Enes Kaya kimdir? Ne iş yapar? Güney Kore’ye yıllar önce eğitim için önce giden ve 2011 yılında Güney Koreli Miyun Jang ile evlenen Enes Kaya Güney Kore’de Şenol Güneş’in tercümanlığını yaparak ün kazandı. Özellikle son günlerini yaşadığımız 2014 yılında popüler olmaya başlayan ve bir fenomen haline gelen Türk vatandaşı Enes Kaya’nın bugünlerde skandallarla belada.  .

   
                                                          Abnormal summit programı 


     Güney Kore’deki  ün ve şöhretten nasibini alan Kaya, geçmişte ilişkisi olduğu iddia edilen bir kadın tarafından sanal alemde kısa sürede yayılan mesajları ve aldatma skandalı ile Güney Kore ve Türkiye gündemini bugünlerde meşgul ediyor.  Kaya Güney Kore’de yayınlanan bir şov programı olan Abnormal Summit’de Türkiye’yi temsil ediyordu. Birçok ülkeden temsilcinin bulunduğu programda Enes Kaya ağırbaşlılığı ve muhafazakarlığı ile dikkatleri üzerine çekiyordu. Program o kadar popüler hale geldi ki Kaya filmlerde oynamaya, reklamları süslemeye başladı ve ülkede ciddi bir hayran kitlesi edindi.  Kaya programda esprileri ve komik davranışlarıyla herkesin kalbini kısa sürede kazanmıştı. Fakat yaşanan olaylar bir anda her şeyi tersine çevirdi, programı durduruldu ve sponsor anlaşmaları iptal edildi ve ailesiyle arasında sorunlar yaşamasına sebep oldu. Kore’de istenmeyen adam konumuna gelen Kaya’nın Türkiye’ye döneceği konuşuluyor.  

    Yaşanan olayların ardından Enes Kaya açıklamada bulunarak suçlamaları kabul etti ve evlenmeden önce yaşadığını itiraf etti. Kaya’nın Türk insanlarının ve Türkiye’nin imajını zedelediğini ve muhafazakar davranışlarının aksi şekilde davrandığı konuşuluyor. Türk fanları Enes Kaya’ya desteklerini göstermek için sosyal mecra aracı olan twitter’da #StayStrongEnesKaya (güçlü kal Enes Kaya ) başlığı ile desteklerini gösterdiler.

     Bütün bu yaşanan olaylar Enes Kaya’nın kontrolünden  çıkarak Türk ve Kore fanları arasında ciddi bir kargaşaya yol açmış durumda, internetteki fan sayfalarından ve çeşitli sosyal mecralar aracılığı ile iki ülke arasında bir kutuplaşma yaşanıyor. Türk fanlarının Enes Kaya’ya haksızlık yapıldığı ve Türklere hakaret edildiğini savunurken, Güney Koreli fanlarsa Enes Kaya’nın kendilerini kandırdığını ve iyi niyetlerini suistismar ettiği görüşündeler. 

 Güney Kore ve Türkiye’nin tarihteki dostlukları bugüne kadar sürerek ve çoğalarak devam etti, bu tarz tatsız olayların iki ülke arasındaki dostluğa zarar vermemesi ve yanlış anlaşılmalara yol açmamasın diliyoruz. Güney Kore ve Türkiye kardeşliğinin sürmesini temenni ediyoruz

12 Aralık 2014 Cuma

BB CREAM AŞKI 

   Hepimizin bildiği gibi bb kremler hayatımızı bugünlerde sarmış durumda.  Hepimizin derken özellikle biz kızların yeni aşkı .. Bb kremler ülkemizde son zamanlarda yaygınlaşsa da, çıkış noktası çok eskilere dayanmakta. BB kremin ana vatanı Asya ülkeleri özellikle ilgi alanım olan Kore menşeili bu ürünler asyalı kadınların vazgeçilmezleri,  20-25 yıl belki de daha eskiye dayanan bir kullanım zamanı var.  
  
   Asyalı kızların güzellikleri zaten tartışılmıyor,  ki bende hayranıyım gerçekten porselen ten güzelliklerine. Tüm dünyanın kıskandığı bu porselen görüntü artık birçok kozmetik markasının üretimi ile herkesin  bu güzelliğe ulaşabilmesini sağlıyor. Aslında burada küçük bir eleştiri yapmadan geçemeyeceğim belli markalar dışında çok kötü ürünler piyasada yer alıyor ve insanları bb krem diye satın almaya yönlendiriyor. Eğer imkanınızı ve ulaşım alanınız varsa kore menşeili ürünleri satın almanızı tavsiye ederim, gerçekten mükemmeller ve sizi tatmin edecek görüntüyü sunuyorlar. 
  
 

   BB kremlerin amaçları nedir? Sorusuna gelirsek aslında asyalı kadınları güneş ışınlarından korunmak ve ten rengini eşitlemek için bu ürünleri kullanıyorlar. Ten rengini düzgünleştiren, güneş ışınlarından koruyan ve gün içinde cildinizi sağlıklı bir görüntü ile nemlenmesini sağlıyor.  Şimdiye kadar merak edip denemek için bir çok markadan bb krem ve cc krem aldım ama size yazmaya ve kullanmaya değer olanları göstereceğim.
  Ben sizi Kore ve Türk menşeili kullandığım bb kremlerden bahsedeceğim bu yazımda, naçizane eğer bir katkısı olur ve bilgilenmenizi sağlarsa ne mutlu bana keyifli okumlalar diliyorum..

 İlk olarak severek kullandığım ve neredeyse taptığım Guerlain markasının ürettiği Lıngerıe de peau- Beauty booster bb kremden bahsedeceğim.  Bu marka benim enlerim arasında yer alıyor ve gerçekten sizi memnun ediyor. Geçen yıl almıştım ve hala kullanmaya devam ediyorum, alırken gözüme çok az gelse de tüpü, satıcının çok uzun süre kullanacaksın emin ol lafıyla ikna olup almıştım. Her bütçeye hitap etmeyen bir marka olduğu için ve belki biraz pahalı olduğu düşünülen bir rakam ödediğim için, dikkatlice seçip almaya özen göstermiştim. Ürün ıslak bir bitişe sahip ciltte, gerçekten o istediğim yumuşacık ve pürüzsüz görüntüyü bana veriyor. 2 seçenek olması biraz kötü olsa da istediğiniz ten görüntüsünü sağlıyorsunuz. Fiyatı tam olarak hatırlayamasam da 140 tl civarındaydı, Douglas, tekin acar ve sephora’larda rahatlıkla bulabilirsiniz.

                                                  uzun ve ince bir tüp yapısına sahip
İkinci olarak clinigue age defense spf 30 isimle bb kremi bu  ürünü de severek kullanıyorum. Enlerim arasında yer alıyor ve bittikçe alacak olduğum ürünler listesinde yer alıyor. Aslında ben clinigue’in her ürününü severek ve aşkla kullanıyorum. Gerçekten mükemmel bir görüntü ve güzellik sağladığını düşünüyorum. Bu ürün adından da anlaşılacağı üzere yaşın verdiği bozulmaları ve ciltteki sivilceleri ortadan kaldırıyor. Cildi daha genç gösterdiğini savunuyor aslında cildimde öyle ahım şahım bir sorun olmadığı üçün buna yorum yapamayacağım ama ben gün içinde severek kullanıyorum ve başka bir şey kullanmanıza gerek bırakmıyor bu ürün. Sür ve çık şansı tanıyor. Hem makyaj yapıp hem de hiçbir şey kullanmamış gibi.. Fiyatı yanılmıyorsam 70 tl gibi bir rakamdı. İstediğiniz kozmetikçide rahatlıkla bulabilirsiniz, kesinlikle öneriyorum.

  Ben  daha çok kore menşeili bb krem ürünlerini kullanıyor ve seviyorum. Gerçekten hakkını verdiklerini düşünüyorum bu konuda bir dünya markası haline gelmeleri boşa değil yaniJ
İlk kulladığım kore markası bb krem resmen taptığım bir kore markası olan Etude House  bb kremi. Bu marka Türkiye’de pek olmasa da tüm dünyada gerçekten çok seviliyor ve beğeniliyor. O kadar güzel dizayn ve tasarıma sahip ki ürünleri beni al beni sev diye bağırıyor ürünler. Ürünlerden çok mağazaları ve ambalajları konuşulup dikkat çekiyor. O kadar pembe o kadar şekerler ki Kore’ye gittiğim zaman ilk iş bir bavul sadece Etude House ürünleri olacakJ Türkiye’de bulunması imkansız maalesef fakat birkaç tane güvenilir kore alışveriş sitesi bu imkanı bize sunuyor. Ben şanslıydım çünkü Kore’deki canım arkadaşlarımdan iki tanesi bana ayrı ayrı iki tane gönderdiler. Aslında bir tanesinden başka bir marka istemiştim ama bana bu daha iyi diyerek sürpriz yapıp gönderdi. 2. Kutuyu hala açmadım çünkü 1. Kutu bana yetipte artıyor. O kadar tatlı ve güzel yapısı var ki kolaylıkla sürülüyor. Beni biraz beyaz ve arkadaşlarımın deyimiyle hortlak gibi yapsa da vazgeçemem  asla, mükemmel bir ten sağlıyor. Fiyatı tam olarak bilemesem de çünkü değişiyor, dolar üzerinden 60 lira gibi bir şeye geliyordu.
    
 
Bir diğer kullanığım marka Missa Perfect Cover bb krem bu ürünüde canım Kore’deki arkadaşım kim Hye gönderdi, çok merak ediyordum bu ürünü, bu ürün çok ünlü ve etkileri konuşulan bir markaydı. Hep merak ediyordum sonunda kavuştum aslında umduğum gibi olmadı koreli kadınlar çok açık beyaz ten sevdikleri için yüzüme biraz beyaz geldi ve bence grimsi bir yapısı var ya da bana öyle geldi. Bir daha alır mıyım bilememJ bunun da fiyatı sanırım 40  ve 50 arasında değişiyor tabi kore’de ülkemize gelirken değişiyor.


  Bir diğer severek kullandığım ürün The face shop markasının Power Perfection  Light bb kremi. Bu ürünü internet sitesinden aldım. Geçtiğim yıldı sanırım Türkiye ile anlaşarak The Face Shop ilk internet sitesini Türkiye’de hizmete soktu. Bunu duyduğumda nasıl sevindiğimi anlatamam ve hemen alışverişe koyuldum. BB krem , göz altı kapatıcısı, tint, el kremi , gece kremi gibi birçok şey almıştım. Site sizi memnun ediyor ve kapıda ödeme imkanı veriyor. Artı bir çok promosyon ürün hediye ediyor alışverişine oranla. Bb krem deneme boyları ve yüz temizleme pamukları hediye etmişti bana hatırladığım kadarıyla…  Ürünler biraz uçuk fiyatlarda görünse de sitede bu tamamen Türkiye’ye ithal edilmesiyle alakalı, köredeki arkadaşlarıma sordum ve böyle rakamlar olmadığı söyledi körede. Kazıklandığımı düşünmüştüm çünkü bana gönderebileceklerini söylemişlerdi. Ama kargo ücreti ile beraber aynı paray geldiği için sorun yokJ Onlardan bu hakkımı başka ürünler için kullandım ve kullanacağımJJ Bu ürünü il açıldığı zaman 79 tl gibi bir fiyata almıştım. Daha sonra baktığımda 60 tl ye kadar indirime girdiğini görünce baya bozulmuştum. Gelecek zamanda almam gerekenler çoğaldı The Face Shop önümüzdeki günlerde yine birkaç ürün alacağım, tavsiye edilen ve çok merak ettiğim skin care ürünlerinden alacağım.  Tavsiye ediyorum ve rahatlıkla kullanabilirsinizJ


 
Diğer bir ürün Skin79 markasının ürettiği Super bb krem bunu aslında sırf ambalajı hoşuma gittiği ve merak ettiğim için satıl aldım. İnternetten satın aldım bu ürünü Türkiye resmi web sitesini açmış durumda daha ne olsun  62 tl bir fiyatı vardı, şuan ne durumda bilemeyeceğim. Bu ürün hakkında söylenecek pek bir şey yok klasik güzellikle bir ürün ten rengini mükemmel düzenliyor . Merak ettiğim başka serileri de var  umarım yakın zamanda onları da denerim.

Uzun bir yazı oldu biliyorum ama umarım işinize yarar. Vaktim varken aradan çıkartayım dedim ne zamandır yazmayı düşünüyordum, AKLINIZLA KALIN…





11 Aralık 2014 Perşembe

                      İşkence Aleti Değil  Sadece  Bir Korse


     Konu moda ve güzellik olduğunda kadınlar her zaman kendinden beklenen performansın daha fazlasını gösterme eğiliminde olmuşlardır. Ortaçağ dönemi, Rönesans, 60’lar ve günümüz kadınları her dönemde güzelliklerine ve güzel görünmeye dikkat etmiş ve bu yolda birçok alanda öncü olmuşlardır.  Kadınların güzel olmaya ve güzelliğe olan aşırı düşkünlüğü, bazen farklı boyutlara ulaştığı görülmüştür. Bunun örneğini Ortaçağ’da görmek mümkündür.
    

  
        Hepimizin bildiği kadınların vazgeçilmez aksesuarı olan korsenin tarihi çok eskilere dayanıyor. Ortaçağ’da ortaya çıkan korse, zamanın bütün kadınlarını etkisi altına almıştır. İç çamaşırı tutkunu olan kadınların tercih ettiği korse, bir iç çamaşırından daha fazlasını sunuyordu. İncecik bir bel, dik göğüsler ve mükemmel bir kalça garantisi veriyordu.  Tercih edilen bu seçimin bir de bedeli vardı.  Dönemin kadınları gönüllü olarak bu bedeli ödemeye hazırdı. Acı veren ve tehlikeli olan korse kadınların vazgeçmesi için yeterli değildi. Korse ve iç çamaşırları döneme ve zamana göre birtakım değişimlere uğradı.  Fakat korsenin kadınlara verdiği acı ve zarar değişmedi.  Kadınların korseye olan tutkusunun diğer bir nedeni ise karşı cinste uyandırdıkları etki ve arzulardı. Karşı cinse daha güzel ve daha cazibeli görünmek için korsenin yarattığı etki umursanmadı.
  

     Korseler zaman içinde kadınlara ciddi zararlar veriyordu.  Bu zararlar azımsanamayacak kadar tehlikeliydi. Tek başına giyilemeyen korse bir veya birkaç kişinin yardımı ile giyilebiliyordu. Arka kısımda yer alan iplerin olabildiğince çekilmesi ile bel bölgesine yerleştirilmeye çalışılan korse, kadınlar için büyük bir zahmetti. Nefes almakta zorlanan kadınlar gün içinde sık sık bayıldıkları, günlük işlerini yapamadıklarını, yürümekte bile zorlandıkları görülüyordu.  Aşırı kullanımlarda korseler bedene kalıcı ve ciddi hasarlar veriyordu. Kadınlar korse giymedikleri zamanlarda,  müthiş ağrılar ve şekil bozuklukları yüzünden hareket zorlukları yaşıyorlardı. Hatta bu dönemde tutulmuş bir raporda, bir kadının sıkı korsesi yüzünden öldüğü çünkü korsenin kaburgaları fazla sıkıştırdığı ve sonunda karaciğerini deldiği yazılmıştı. Viktorya döneminde de yapılan otopsiler sonucunda giyilen korselerin kadınların vücutlarında meydana getirdiği zararları ortaya koymuştu. Bu dönemdeki raporlar karaciğerin resmen ikiye bölündüğünü söylüyordu. Korse giyen kadının sırt ve karın kasları öylesine zayıflıyordu ki, kadınlar korsesiz dik oturmayı başaramıyordu. Ortaçağda doktorlar ve halk artık bu duruma isyan etmeye başladı, çünkü korsenin kadınlara işkence ettiğini düşünüyorlardı.

 Ürünlerimiz nefes almaya elverişlidir!
   İşte bu slogan korsenin nasıl bir etkiye sahip olduğunu gözler önüne seriyordu. Nefes almayı dahi engelleyecek derecede kadınları sıkan korse yer aldığı dönemde birçok insanın gündemini meşgul etmişti. 1851 'de İngiltere'deki bir korse sergisinde Corset Amazon'u ürünleri için övündüğü şey şuydu: "Nefes almaya elverişlidir." Bu sloganla beraber korsenin yarattığı olumsuz etkilerden yeniliklere gidilmeye başlandı. 1889’da, Paris’teki Cadolle Lingerie House adlı iç çamaşırı mağazası kadınlara yeni bir haberi müjdeledi. Daha rahat ve kullanışlı ürünler için çalışmalara başlanmıştı. Herminie Cadolle, korsenin alt ve üst olmak üzere iki parçaya ayrıldığı ve ayrı ayrı da satılabilen iç çamaşırı setiyle, modern sütyen için ilk adımı atmış oldu. Bugün iç çamaşırında gelinen noktanın ilk adımlarını atmış oldu. Bir sonraki adım Amerikalı Mary Phelps Jacob’dan geldi. Korseyi tarihe karıştıracak olan birçok atılım yapılmaya başlandı.  Böylece yapılan değişimlerle beraber iç çamaşırı sektörü bugünkü konumunu almaya başladı. Kadınlar için rahatlığın ve sağlığın ön planda tutulduğu ürünler üretilmeye başlandı. Bilinçsizce ve insan sağlığını hiçe sayarak kullanılan korse tarihte birçok kadına ciddi anlamda işkence etmiş ve ölümlere sebebiyet vermiş. Günümüzde iç çamaşırı alanında yapılan çalışmalara bakıldığında ciddi anlamda gelişmeler yaşandığı görülüyor. Rahat ve kullanışlılığı ön planda tutulan ve insan sağlığı ön planda yer alana ürünler üretiliyor.


20 Kasım 2014 Perşembe

God’s Gift- 14 Days

 Size süper bir diziden bahsetmek istiyorum. Beni çok etkileyen ve derinden sarsan bir anne’nin çaresizliğini konu alan bu kore  dizisi bence son yılların en iyi aksiyon ve gerilim dizisi olabilmeye aday.
 Konusunda şöyle kısaca bahsetmem gerekirse; Başrol oyuncusu anne rolünde Soo Hyun bir televizyon kanalında katilleri, zanlıları ortaya çıkaran gerilim dolu bir program üzerinedir. Başarılı bir iş kadını, iyi bir anne iyi bir eştir. Olay örgüsü küçük kızı Saet Byoel üzerinden sürer. Bir gün programda yakaladıkları ve ifşa ettikleri seri katilin, küçük kızı kaçırmasıyla her şey alt üst olur. Tüm bunlar canlı yayında olur, yayında kızının sesini duyar ve hemen tanır. O an gerçekten etkilendim bir annenin belki de hayatta ki sınandığı en büyük anlardan bir tanesiydi.


Dizinin diğer bir kahramanı ise işinden ayrılmış eski bir dedektif olan Dong Chan, onunda başından trajik bir olay geçmiştir, abisinin cinayet işlediği ana tanık olmuştur. Her şey bundan sonra kötü gitmeye başlamıştır hayatında, aksi, kötü, pis bir adam olup çıkmıştır yaşananlardan sonra. Bu iki insanın kaderi aslında birbirine görünmeyen bir iplik bağlıdır. Tabi ki siz bunu son bölümlere doğru anlıyorsunuz ve anlamaya çalışırken gerçekten sinir krizlerine giriyorsunuz.


 Devam edelim, küçük kız kaçırıldıktan 7 gün sonra bir gölde ölü bulunur. Tabi ki bu Soo Hyun yıkılır ve günlere yas tutar. Soo Hyun artık dayanamaz ve kızının bulunduğu göle gider, tam o zamanda Dong Chan’da oradır ve gangsterler tarafından bağlanıp göle atılmak üzeredir. Soo Hyun kendini suya bırakır. İkisinin kaderleri tam bu noktada birleşir. İkisi de gölün derinliklerine doğru gider. Bu noktada aslında hiçbir şey tahmin ettiğim gibi olmadı tam o anda kadını gölün dibinde yosun tarzı bir şeyler sardı ve ışıklar çıkmaya başladı. Bu fantastik bir olayın başlangıcıydı. O anda ikisi de 14 gün öncesine yani kızının kaçırılmadığı ana döndüler. Olaylar bundan sonra ilginç bir hal almaya başladı. Kimseye bunu anlatamıyorsunuz, anlatsanız da inanmıyorlar,  en yakınınız kocanız bile. Her olayı teker teker yaşıyorsunuz ve kızının ölümünü engellemeye çalışmakla hayatı tamamen bir kabusa dönüyor. Fakat hiçbir şey olacakların önüne geçemiyor, kader bir kere yazıldıysa ve başka insanlarla kaderiniz yazıldıysa, burada hiçbir şey devreye giremiyor. İki kişiden birinin ölmesi gerekiyor kızının yaşaması için…

  

 Gerçekten her bir bölümü iple çektim. Tahminler ve katil kim? Sorularıyla sürekli boğuştum. Dizinin sonuna kadar katilin kim olduğunu bir türlü bulamadım. Eminim sizde bulamayacaksınız J Çünkü o kadar değişik ve kurnazca işlenmiş ki olaylar ve kişiler katil bu diyorsunuz hop o çıkmıyor, başkasından şüpheleniyorsunuz.  

                                                        Soo Hyun ve Saet Byoel



 Beni en çok etkileyen kısmı ise dizinin kadının kızı için yaptıkları ve annelik duygusunun ne kadar güzel ve kutsal olduğunu hissediyorsunuz.  Ve hayattaki her olayın birbiri ile bağlantısı olduğunu düşünmenize sebep oluyor. Beni son zamanlarda etkileyen dizilerden bir tanesi oldu gerçekten, normalde aşk olmayan aksiyon dizilerine ön yargı ile yaklaşıp sıkılırdım hemen. Ama bunda böyle olmadı eminim sizde sıkılmadan izleyeceksiniz bu güzel yapımı. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Her anını severek ve zevkle izledim, sıkılmayacağınızın garantisini veriyorum. Kalp atışlarınız yer yer yükselecek sizin deJ  Sonunu söylemek istemiyorum spoilere giriyor. Keyifle izlemeler…
Herkese Kocaman Bir Merhabaaa...
 
Bu yazımda ülkemizde bugünler de var olan  uyarlama diziler furyasından bahsedeceğim Tabi ki bunlar  kore dizisi, ama öyle koreliler, asyalılar deyip geçmeyin. Çünkü K-drama furyası bugünlerde tüm dünyayı sarmış durumda. Amerikalı bir çok yapımcı telif hakkı ile kore dizilerinin konusu uyarlamaktadır ve tabi ki Türkiye, ülkemizde korelilerin başarılı senaryolarından nasibini almış durumda. Geçen yıl yayınlanmıştı sanırım tam hatırlamıyorum yılını Bir Aşk Hikayesi dizisi, tamamen kore versiyonu bir diziden telif hakkı ile alınmış bir senaryoydu. Orijinal adı I’m sorry, I love you, ki dizi gerçekten izlediğim ilk kore dizisiydi ve bayılmıştım. Neredeyse her bölümde salya sümük ağlıyordum.  Gelin görün ki türk versiyonu içler acısıydı ve alakasız devam ediyordu. 
 Dizinin kapak fotoğrafı da burada gördüğünüz gibi , nasıl sevilesi bakıyor So ji sub:) ( erkek oyuncu) 

  
                               Dizideki en sevdiğim repliklerden bir tanesiydi..
  


 Bildiğim başka bir dizi de bugünlerde yayınlanan ve ses getiren Kiraz mevsimi dizisi tamamen kore senaryosu olan dizi taş patlasa ilk 10 bölüm senaryoları benziyordu sonrasında biz türklerin tipik aşk anlayışı ve trajedi sever hali devreye girer ki, güzelim senaryoyu rezil ediyor. Orijinal adı A Gentlemal’s  Dignity  bu dizi gerçekten beni gülmekten kırıyordu ve aynı zamanda kendisine hayran bırakıyordu. Oyuncuları ve olay örgüsüyle gerçekten bir klasik sayılabilir. 

                                                           A gentleman's dignity


     Bu beyefendiler de bizim gentilmenlerimiz):çizgili takım elbiseli ajussi benim favorimdi

    Ve son olarak da son aldığımız senaryo sanırım Özcan Deniz başrolünde, Günahkar isimli dizi, orijinal adı Nice Guy olan kore dizisinde alınıyor. Nice Guy kadar ses getireceğine inanmıyorum çünkü gerçek bir dramdı dizi ve her saniye si sizi sürüklüyordu. Laf aramızda başrol oyuncusu gerçekten favori oyuncularımdandı, tabi bunda yakışıklı olmasının etkeni azımsanmaz
      
                                                                Nice Guy
   Güney Kore’liler bu işi biliyor ve kimse çamur atmasın onlara, adamlar son zamanlarda öyle dizi ve filmlere imza atıyorlar ki ülke endüstrisi artık bunun üzerine kurulmuş durumda. Ülkedeki ekonomide azımsanmayacak bir katkıya sahip K-drama sektörü ve hakkını da veriyorlar. Oyunculuklar, senaryolar, mekanlar gerçekten takdire şayan bir iş çıkarıyorlar ortaya. Ve sadece sırf bu dizilerin çekildiği yer ve mekanların çekildiği yerleri görmek için binlerce turist ülkeye akın ediyor. Ve dizilerin çekildiği mekanlar, kıyafetler ,aksesuarlar bir sergi bir müze havası ile merakalılarına sunuluyor. … Eğer sizde gerçekten güzel senaryolar izlemek istiyorsanız bu dizileri tavsiye ediyorumi Türk versiyonları gerçekten tamamen hayal kırıklığı ..

15 Kasım 2014 Cumartesi

Herkese Merhabaaa…
    


   Vizelerin başladığı şu günlerde stres ve sıkıntı içerisinde varlık sürdürmeye çalışıyorum. Ege bu konuda çok hassas arkadaşlar öyle güzel bir sınav programı hazırlar ki kendinizden geçersiniz. ( Kinaye içerir.) Topu topu 4 tanecik sınavım var, tabi bu da 4. sınıf öğrencisi olmanın güzel yanlarından bir tanesi, sen gel bu 4 sınavı 10 güne öyle bir yerleştir ki … İlk hafta 2  sınav 2 . Hafta 1 günde 2 sınav ..

       

        Yok yani sakın olur da öğrenciyi düşünür öğrenci işleri  Nerdeee! Bu da yetmiyor gibi sürekli haber kovalamak ve yazmak zorunda olduğum gerçeği beni benden alıyor. Bununla da  bitmiyor bir de Ales’e çalışıyorum + İngilizce çalışıyorum .. Ey güzide arkadaşlarım ben krize girmeyeyim de kim girsin . Yok ama Şeymacım canım dayan dayan şurada ne kaldı okulun bitmesine .. Yok yok bu da teselli olmuyor, okul sonrası başlayacak olan yeni bir çile olan Yüksek Lisans konusu ayrı bir rüyalarımı kaçırıyor. Ben İzmir’de kalmaya mecburum , İzmir sana mecburummmJ Hafta sonu dedim şöyle bir içimi dökmeliyim , rahatladım mı tabiiiii ki Hayır! Kısa bir süre yazı yazabileceğimi sanmıyorum zira kaç parçaya bölünmem gerektiğini bende bilmiyorum . Bu yüzden 2 hafta sonra kavuşmak ümidiyle. AKLINIZLA KALIN!

14 Kasım 2014 Cuma

Herkese koocaman bir merhaba,
    Bugünkü yazım izlediğim ve etkilendiğim bir film hakkında ; İngilizce ismi Thread of lies/ Elegant lies, Türkçe anlamı ise kibar- zarif yalan gibi bir şeye geliyor. Kore filmi tabi ki de benden ne beklenebilirdi . Eğer sizde farklı ülkelerin filmlerini izlemeyi seviyorsanız , mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum. Çok sakin ve naif bir olay örgüsü olduğunu düşünüyorum bu filmin.
     Size konusundan bahsetmem gerekirse;  Henüz ortaokul öğrencisi Cheon-ji'nin intihar’ı ile bailıyor filmin giriş bölümü , daha sonra bu intihar üzerinden yaşananların ve sebeplerinin ortaya çıkarılması ve gelişen olaylar ile ilginç bir hal alıyor film. Man-ji  yani ölen küçük kızımızın ablası, kız kardeşinin arkadaşlarından, kardeşinin ölümüyle alakalı bir hikaye duyar. İp uçlarını takip ederek bütün yaşananların arkasında Cheon-ji'nin en yakın arkadaşı Hwa-yeon'un olduğunu öğrenir. Kız kardeşinin ölümünün ardındaki gizemi araştırırken Cheon-ji'nin kırmızı örgü yumaklarına notlar bıraktığını keşfeder.


                                  Filmin afiş fotoğrafı herşeyi anlatan bir kurguya sahip

  Filmde dikkat çeken unsur bence kırmızı yün yumağı oldu, kızın duygularını, hislerini kırmızı yün yumakları üzerinden mesajlar vererek anlatma çabası ve ablasının iç huzurunu yakalamak için yünleri takip etmesi, bence çok iyi düşünülmüş. Değinmeden geçmek istemiyorum, bu film aslında bir şeyi gözler önüne  seriyor. Kore’ye ilgisi olan ve ya hakkında bir şeyler bilenler bilir ki Güney Kore bu tarz olaylara sıkça sahne olmaktadır. Gençlerin intihara sürüklenmesi ve ardındaki sebepler..
 Güney Kore’de güzellik algısı bizim ülkemizden faklı bir şekilde baş gösteriyor. Onlar için her şey güzellik ve zenginlik. Eğer güzel ve zengin değilseniz hayatta kaybolmaya ve görünmez olmaya hazır olmalısınız…  Bunun hakkında daha detaylı bilgiler verebileceğim başka bir yazıda bunu anlatacağım. Şimdilik hoşçakalın!!!